İçindekiler
Trafik Kazası Tazminat Davası Nedir?
Trafik kazaları, özünde haksız fiil niteliği taşıdığından, meydana gelen kaza neticesinde Türk Borçlar Kanunu uyarınca haksız fiilden kaynaklanan tazminat talepleri gündeme gelmektedir. Bir trafik kazası sonucunda yalnızca araçta meydana gelen maddi zararlar değil; aynı zamanda kişilerin beden bütünlüğüne yönelik bedensel zararlar da ortaya çıkabilir.
Trafik kazalarında yalnızca kazaya karışan sürücü değil; araç sahibi, sigorta şirketi ve bazı durumlarda işleten sıfatını taşıyan kişiler de sorumluluk zincirinde yer alabilmektedir. Bu nedenle trafik kazası sonrasında kime karşı, hangi taleplerin ileri sürülebileceğinin doğru tespit edilmesi oldukça önemlidir.
Her bir tarafın sorumluluğunun sınırlarını bilmek, hem tazminat sürecinin hızlı ilerlemesi hem de hak kaybı yaşanmaması açısından kritik bir rol oynar. Hatalı veya eksik başvurular, hem zaman kaybına hem de maddi hakların eksik alınmasına neden olabilir.
Bu nedenle trafik kazasının hemen ardından, sizi arayarak eksperden ya da sigorta şirketinden numaranızı aldığını söyleyen kişilere koşulsuz güvenmek büyük risk oluşturabilir. Bu kişiler çoğu zaman mağdurun güvenini kullanarak hızlıca vekalet almak ister ve bu durum ilerleyen süreçte hak kayıplarına, eksik tazminat ödenmesine ya da usulsüz işlemlere yol açabilir.
Bu tür durumlarla karşılaşıldığında hak kaybı yaşamamak ve doğru yönlendirme almak için mutlaka bir avukata danışmanız büyük önem taşır. Trafik kazası süreci, dışarıdan basit görünse de pek çok hukuki ayrıntı içerdiğinden profesyonel destek almak, sürecin sağlıklı ve güvenli ilerlemesini sağlar.
Yazımızın amacı; trafik kazası sonrasında hangi haklara sahip olduğunuzu, hangi alacakları kimlerden ve nasıl talep edebileceğinizi açık ve anlaşılır bir dille anlatmaktır. Böylece kazadan hemen sonra sizi arayan kişilere itibar etmeden, önce haklarınızı öğrenebilir, bilinçli adım atabilirsiniz.
TRAFİK KAZASI MADDİ HASAR KAYNAKLI TAZMİNAT DAVALARI NELERDİR?
Trafik kazası sonucunda araçlarda veya malvarlığında meydana gelen ekonomik kayıplar maddi hasar olarak adlandırılır. Bu durumda, gerekli şartlar oluşmuşsa taraflar tazminat talebinde bulunabilir.
Bu tazminat talepleri ise şu şekilde sıralanabilir;

Hasar tazminatı: Aracın onarım bedeli hasar tazminatı olarak ifade edilmektedir. Kaza meydana geldikten sonra aracın bırakıldığı servis, karşı tarafın sigorta şirketi üzerinden bir hasar dosyası açmaktadır. Var ise kaskonuz, hasar dosyası kasko şirketiniz üzerinden açılmaktadır.
Hasar dosyasının açılmasından sonra sigorta şirketinin görevlendirmiş olduğu eksper aracınızı incelemekte ve servis ile birlikte aracın hasar miktarını, hangi parçaların değişeceğini, hangi parçaların onarım göreceğini belirlemektedir. Bu hususlar eksper raporunda tek tek belirtilmektedir. Eksper raporunda hasar bedeli olarak belirtilen tutar hasar tazminatı kalemini oluşturmaktadır.
Pert bedeli: Kaza neticesinde aracın perte ayrılmasına karar verilmiş ise aracın pert bedeli talep edilebilir.
Hasarlı araç, sigorta şirketi eksperi tarafından incelenmekte ve aracın onarım masrafının, aracın piyasa değerine yaklaşacağı öngörülüyor ise aracın perte ayrılmasına karar verilebilmektedir. Bu
Hasar farkı tazminatı: Trafik kazası sonrasında aracın gerçek hasar bedeli ile sigorta şirketi tarafından ödenen tutar arasındaki fark hasar farkı olarak ifade edilmektedir.
Bunun dışında araç onarılmış fakat onarımda orijinal parçalar kullanılmamış, yan sanayi ya da çıkma ürünler kullanılmış ise ise aracın orjinal parçalar ile onarılması halinde hesaplanacak hasar bedeli ile sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedeli arasındaki fark hasar farkı olarak talep edilebilmektedir.
Değer kaybı tazminatı : Aracın kaza öncesi piyasa değeri ile kaza sonrasındaki piyasa değeri arasındaki fark değer kaybı tazminatı olarak talep edilebilmektedir.
Değer kaybı miktarı belirlenirken aracın yaşı, markası, modeli, kilometresi, hasar miktarı ve hasarın meydana geldiği araç parçaları dikkate alınır. Değer kaybı miktarı, yargılama aşamasında bilirkişiler tarafından belirlenmektedir. Bunun haricinde değer kaybı alanında çalışan eksperler de muhtemel değer kaybı miktarını tespit edebilmektedir.
Aracın kilometresinin çok düşük olması, aracın yeni olması ve hasar miktarının yüksek olması halinde değer kaybı tazminatı yükselmekte; aracın eski olması durumunda ise değer kaybı miktarı düşmektedir.
Araç mahrumiyet tazminatı: Aracın onarım süresi boyunca kullanılamaması nedeniyle ortaya çıkan zararlar araç mahrumiyeti olarak adlandırılır. Araç sahibi, makul onarım süresi dikkate alınarak, bu süre boyunca araç kiralamışsa ödediği bedeli, kiralamamış olsa dahi kiralaması hâlinde ödeyeceği bedeli tazminat olarak talep edebilir.
Araç kiralama bedeli ise , kazaya karışan aracın piyasa değeri dikkate alınarak makul ve eşdeğer nitelikte bir araç üzerinden belirlenmelidir. Örneğin, eğer kaza yapılan araç bir Toyota Yaris ise, kiralama bedeli Mercedes-Benz gibi daha yüksek segment bir araç üzerinden değil, Yaris ile aynı sınıfta ve özellikte bir araç üzerinden hesaplanacaktır.
Ticari kazanç kaybı tazminatı: Aracın kullanılamaması nedeniyle bir ticari kazanç kaybı meydana gelmiş ise araç sahibi ticari kazanç kaybı talebinde bulunabilmektedir. Bu bedel, fiili olarak bir gelir kaybına dayanmaktadır.
Örneğin, taksi olarak kullanılan bir aracın kazaya karışması sonucunda maddi bir zarar meydana gelmiş ve araç 10 gün boyunca serviste kalmış ise, bu süre zarfında taksi faaliyetine devam edebilseydi elde edilebilecek kazanç talep edilebilir. Ancak zarar miktarı hesaplanırken, taksinin çalışması hâlinde oluşacak yakıt, bakım gibi işletme giderleri bu tutardan mahsup edilecektir.
TRAFİK KAZASI BEDENİ HASAR KAYNAKLI TAZMİNAT DAVALARI NELERDİR?
Trafik kazası neticesinde, kişilerin beden bütünlüğünde bir zarar meydana gelmiş ise bu hasar, bedeni hasar olarak adlandırılmaktadır. Bedeni hasar, yaralanma ve ölüm hallerini kapsamaktadır. Hasarın türüne ve talep eden kişiye bağlı olarak farklı tazminat kalemleri gündeme gelmektedir.

Bu tazminat talepleri ise şu şekilde sıralanabilir;
Yaralanmalı Trafik Kazası Tazminat Talepleri Nelerdir?
Geçici iş göremezlik tazminatı : Kaza nedeniyle yaralanan kişi, tedavi süresince uğramış olduğu gelir kaybını tazminat olarak talep edebilmektedir. Bu talep, geçici iş göremezlik tazminatı olarak adlandırılmaktadır.
Örneğin çalışan bir işçi, yaralanmış ve 5 gün çalışamamış ise bu 5 günlük süre için geçici iş göremezlik tazminatı talep edebilir.
Kalıcı iş göremezlik tazminatı : Kaza nedeniyle kişi yaralanmış ve bu yaralanma sonucunda maluliyet (kalıcı iş gücü kaybı) oluşmuş ise, kişi belirlenen bu maluliyet oranında tazminat talep edebilmektedir. Bu durumda mağdur, kaza olmasaydı gelecekte elde edeceği kazançlardan mahrum kaldığı için kalıcı iş göremezlik tazminatı gündeme gelmektedir.
Zira kişi, maluliyet oranına bağlı olarak günlük yaşamında ve çalışma hayatında daha fazla efor sarf etmek zorunda kalmakta; malul olmayan bir kişiye kıyasla daha zor koşullarda çalışmaktadır. Bu tazminat kalemi, mağdurun yaşam kalitesinde meydana gelen azalma ve gelir kaybının telafisini amaçlamaktadır.
Kalıcı iş göremezlik oranı hastane raporları ile ve nihai olarak Adli Tıp Kurumu raporları ile belirlenmektedir.
Tazminat hesaplanırken, geliriniz, yaşınız ve maluliyet oranı dikkate alınmaktadır.
Tedavi giderleri: Kaza nedeniyle yapılan hastane, ilaç, ameliyat, fizik tedavi, tıbbi cihaz vb. masraflar tedavi gideri olarak talep edilebilmektedir. Bu nedenle tazminat talebinde bulunulacak ise tedavi süresinde yapılan masraflar faturalandırılmalıdır. İspat açısından faydalı olacaktır.
Bakıcı gideri: Mağdurun kendi başına hareket edemediği durumlarda, kişi bir başkasının bakımına muhtaç olduğundan bakıcı gideri talep edilebilmektedir. Bakıcı gideri talep edebilmek için, aktif olarak bir bakıcı tutulmasına ise gerek bulunmamaktadır. Bir yakınınızın, anne/babanızın dahi bakıcılık yapması durumunda bakıcı gideri talep edilebilmektedir.
Yol giderleri : Tedavi sürecinde hastane, rehabilitasyon merkezi veya muayene gibi yerlere yapılan ulaşım masrafları talep edilebilmektedir. Bu nedenle tazminat talebinde bulunulacak ise örneğin taksi kullanılmış ise bu taksi fişleri saklanmalıdır. İspat açısından faydalı olacaktır.
Manevi tazminat : Trafik kazası sonucunda yaralanan kişi, yaşadığı acı, elem ve üzüntü sebebiyle uğramış olduğu bu manevi zararın giderilmesi için manevi tazminat talep edebilmektedir.
Ölümlü Trafik Kazası Tazminat Talepleri Nelerdir?
Ölen kişinin mirasçıları ya da mirasçısı olmasa dahi bakmakla yükümlü olduğu kişiler (şartları var ise) aşağıdaki tazminat taleplerinde bulunabilirler.
Tedavi giderleri: Ölüm hemen gerçekleşmemiş ve mağdur bir süre tedavi görmüş ise kaza nedeniyle yapılan hastane, ilaç, ameliyat, fizik tedavi, tıbbi cihaz vb. masraflar tedavi gideri olarak talep edilebilmektedir.
Bakıcı giderleri: Ölüm hemen gerçekleşmemiş ve mağdur bir süre tedavi görmüş ise ve bu süreçte başkasının bakımına muhtaç hale gelmiş ise bakıcı giderleri talep edilebilir.
Yol giderleri: Ölüm hemen gerçekleşmemiş ve tedavi sürecinde hastane, rehabilitasyon merkezi veya muayene gibi yerlere yapılan ulaşım masrafları talep edilebilmektedir.
Cenaze giderleri: Defin ve cenaze işlemleri için yapılan (örneğin cenaze nakil ve taşıma giderleri, mezarlık ücreti, morg ve soğuk hava deposu ücretleri vb.) giderler talep edilebilir.
Destekten yoksun kalma tazminatı: Kaza neticesinde vefat eden kişinin, sağlığında ekonomik olarak destek olduğu kişilerin (örneğin anne, baba, eş, çocuk, nişanlı, sürekli burs verdiği kişiler vb.), bu destekten yoksun kalmaları nedeniyle talep edebilecekleri bir tazminat türüdür. Bu tazminat, ölen kişinin yakınlarının kaybettikleri maddi desteğin karşılanmasını amaçlar.
Manevi tazminat : Trafik kazası sonucu bir kişinin vefat etmesi nedeniyle, yakınlarının yaşadığı acı, elem ve ıstırabın bir nebze giderilmesi amacıyla talep edilebilen bir tazminat türüdür.
TRAFİK KAZASI NEDENİYLE KİMLER TAZMİNAT DAVASI AÇABİLİR?
Trafik kazası sonucunda zarara uğrayan kişiler, bu zararların giderilmesi amacıyla tazminat davası açabilir. Tazminat talep etme hakkı, yalnızca kazaya karışan kişilerle sınırlı olmayıp, kanunda belirlenen hak sahiplerini de kapsamaktadır.
Bu nedenle, tazminat davası açma hakkına sahip kişi gruplarına aşağıda tek tek yer verilmiştir.
Maddi Hasar Kaynaklı Tazminat Davalarını Kimler Açabilir?
Trafik kazası neticesinde taraflar, kaza nedeniyle hasar tazminatı, hasar farkı tazminatı, değer kaybı tazminatı, kazanç kaybı tazminatı ve araç mahrumiyet tazminatı taleplerinde bulunabilmektedir.
Bahse konu tazminat talepleri, kazaya karışan araçların ruhsat sahiplerince ileri sürülebilecektir. Ancak tazminat talebinde bulunulabilmesi için araç sahibinin %100 kusurlu olmaması gerekmektedir. %100 kusurlu olan tarafın, tazminat talep etme hakkı bulunmamaktadır.
Kusur oranı %100, %75, %50, %25 olarak belirlenmektedir. Kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olunmadıkça; kusur oranı dolayısıyla indirim yapılmak suretiyle tazminata hükmedilmektedir. Dolayısıyla %75 oranında kusurlu olunsa dahi tazminat talebinde bulunulabilecektir.
Bununla birlikte, kusur oranına yönelik bir itiraz söz konusuysa, bu itiraz doğrultusunda mahkeme ya da Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yeniden kusur değerlendirmesi yapılması mümkündür.
Yaralanmalı Trafik Kazalarında Kimler Dava Açabilir?
Yaralanan kişiler, kazadan doğrudan doğruya etkilendiğinden geçici iş göremezlik, kalıcı iş göremezlik, tedavi masrafları, bakıcı giderleri, yol giderleri ve manevi tazminat taleplerinde bulunabilecektir. Ancak bu kişilerin kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olmamalı gerekmektedir.
Bununla birlikte, kusur oranına yönelik bir itiraz söz konusuysa, bu itiraz doğrultusunda mahkeme ya da Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yeniden kusur değerlendirmesi yapılması mümkündür.
Yaralanan kişilerin yakınları da kaza nedeniyle yaşamış oldukları elem ve kederden kaynaklı olarak manevi tazminat talebinde bulunabileceklerdir. Fakat yakınların tazminat talebinde bulunabilmeleri için kazazedenin ağır bir şekilde yaralanmış olması, yaşam kalitesinin ciddi şekilde etkilenmesi gerekmektedir.
Yargıtay Kararı: Trafik Kazasında Yakınların Manevi Tazminat Talep Hakkı
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2012/5208 K. 2012/7296 T. 08.05.2012:
“Dava, taşıma sözleşmesine ve haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, kazada yaralanan kişinin BK nun 46 ncı maddesi gereği manevi tazminat davası açma hakkının bulunduğu, bu hakkın münhasıran yaralanana tanındığı, yaralananın ailesinin veya yakınlarının ne kadar acı ve elem çekerlerse çeksinler manevi tazminat isteme haklarının bulunmadığı, ancak; çocukların ağır yaralanması durumlarında, duyulan acı ve üzüntüyle beden bütünlüğünün bozulması, bayılma, şok, sürekli fenalık geçirme gibi hallerin isbatı halinde ancak ana-babanın manevi tazminat isteyebileceği,anne ve babanın duyulan acı ve üzüntüyle beden bütünlüğünün bozulması, bayılma, şok, sürekli fenalık geçirme gibi hallerin ispat edilemediği,bu nedenle davacı anne ve babanın manevi tazminat isteme koşullarının oluşmadığı sonucuna varılarak anne ve baba olan davacıların manevi tazminat istemleri reddedilmiştir.
Oysa, anne ve baba olan davacıların müşterek çocuklarının davalıların ilgilisi oldukları araçların çarpışması sonucu doktor raporları ve Adli Tıp Kurumu raporunda belirtilen şekilde yaralandıkları dosya kapsamıyla sabit olup, çocuklarından…’un %3,3 oranında malul kalacak şekilde yaralanmasının davacı anne ve babanın üzüntü duyacağı hayatın olağan koşulları gereği olup, manevi tazminat için mahkeme kararında öngürülen koşulların varlığı aranmaz, bu itibarla söz konusu yaralanmalar nedeniyle anılan davacıların manevi tazminat isteme koşullarının doğrudan oluştuğunun mahkemece ilke olarak kabulü ile sonucuna göre bir karar vermek gerekirken somut olaya uygun olmayan yazılı gerekçelerle anne baba olan davacıların manevi tazminat istemlerinin reddedilmesi doğru bulunmamıştır.”
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, E. 2014/12848 K. 2016/10567 T. 17.11.2016:
“Yasada cismani zarar halinde ancak zarara uğrayan kişinin manevi tazminat isteyebileceği öngörülmüş ise de yerleşik Yargıtay uygulamasında cismani zararın ağırlığı ve yakınlık derecesi dikkate alınarak cismani zarara uğrayan kişinin yakınlarının da tazminat talep edebilecekleri kabul edilmektedir.
Nitekim yargılama sırasında yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 56.maddesinde de Yargıtay uygulamasına paralel olarak ağır bedensel zarar halinde zarar görenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir paranın ödenmesine karar verilebileceği hükmü getirilmiştir.
Yine karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi ile bu konu yeniden düzenlenmiş olunup özetle “ağır bedensel zarar yada ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine karar verilebilineceği”hükmü getirilmiştir. Bu yeni düzenlenme ile 818 sayılı Borçlar Kanununun yürürlük zamanında içtihatlarla düzenlenen husus yasa koyucu tarafından açıklığa kavuşturulmuş ve yaralanan sigortalının yakınlarının manevi tazminat davası bakımından hak sahipliği durumu ön şartı olarak “ağır bedensel” zarar koşulunu getirmiştir.
Burada dikkat edilmesi gereken öncelikli hususlar “yakınlık” kavramından ne anlaşılması gerektiği ile yaralanmanın “ağır bedensel zarara” neden olup olmadığıdır. (H.G.K. 26.4.1995 gün ve 1995/11-122, 1995/430) (H.G.K. 23.9.1987 gün ve 1987/9-183 1987/655)
Somut olaya gelince; dosya kapsamına göre davaya konu kaza sebebi ile davacının, genel cerrahi tarafından ameliyat edildiği, olay tarihi olan 14.05.2010 tarihinden 28.05.2010 tarihine kadar yoğun bakımda kaldığı, sol kulakta kulak kepçesinin üst kısmında 2*1 cm’lik doku defekti, kazaya bağlı diyagrafma rüptürü bulunduğu belirtilmiş ve yüz arızasının iyileştiği, iyileşme süresinin de 3 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
Davacı …’in diğer davacıların yakını olarak manevi tazminat talep edebilecek kaza nedeniyle ağır bedensel zararının doğmadığı açıktır. Hal böyle olunca kazada yaralanan … dışındaki diğer davacı çocuklar, torunlar ve gelin için manevi tazminat taleplerinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.”
Ölümlü Trafik Kazalarında Kimler Dava Açabilir?
Ölen kişinin hayattayken maddi olarak destek olduğu kişiler destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmektedir. Kişinin mirasçıları ise;
- yol giderleri
- bakıcı giderleri
- tedavi giderleri,
- cenaze giderleri,
- manevi tazminat taleplerini ileri sürebilirler.
Destekten yoksun kalma tazminatı ile ilgili olarak Yargıtay kararlarında, ölen kişinin ölmeden önce destek sağladığı kişilerin dava açabileceği belirtilmiştir. Anne, baba, çocuklar, eş, kardeş, fiilen birlikte yaşanılan kişiler, nişanlılar da destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmektedir. Fakat burada önemli olan husus, bu kişiler ile ölen kişi arasında bir destek ilişkisinin bulunmasıdır. Bu nedenle örneğin yalnızca nişanlı olmak, tazminata hak kazanmak için yeterli olmayıp, destek ilişkisinin varlığı da ispat edilmelidir.
Yargıtay Kararı: Destekten Yoksun Kalma Tazminatında Hak Sahipleri
Destekten Yoksun Kalma Tazminatında Nişanlının Durumu – Yargıtay Emsal Kararı
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, E. 2022/8101 K. 2024/2923 T. 20.03.2024:
“Destekten yoksun kalma tazminatının yasal dayanağı 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45. maddesi (6098 sayılı TBK’nın 53. maddesi) olup destek kavramı, hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu amaçlar ve hısımlık ilişkisine ya da yasanın nafaka hakkındaki düzenlemelerine dayanmaz. Yasa gereğince bir kimseye yardım etmek zorunda bulunan kişi değil, eylemli ve düzenli olarak onun geçiminin bir bölümünü veya tümünü sağlayacak biçimde yardım eden ve olayların olağan akışına göre, eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Destek mutlaka para veya maddi katkı şeklinde olmayabilir. Bunun dışında çeşitli hizmet ve yardımlar ile de destek olunabilir.
Yine destekten yoksun kalma tazminatı niteliği itibarıyla, üçüncü kişilere, desteğin gelir ve yardımından yoksun kalmaları nedeniyle tanınmış, bağımsız bir hak olup, mirasçılık sıfatı ve miras hukuku ile ilgisi yoktur. Çünkü bu hak, mirasçılık sıfatından değil, eylemli olarak destek olanın ölümü nedeniyle, onun gelir ve yardımından yoksun kalma ya da farazi destek olma olgusundan kaynaklanmaktadır.
Bu itibarla, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53 üncü maddesinde “ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler” tabirinden, ölenle aralarında yakın ilişki bulunan anası, babası, eşi, çocukları, kardeşleri, nişanlısı, hatta evlilik dışı birlikte yaşadığı kimsenin anlaşılması gerektiği; miras hukuku ile ilgili olmadığı için de, mirasçı olmak veya ölen yönünden nafaka borçlusu bulunmak zorunluluğunun bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır (Turgut Uygur, Açıklamalı Içtihatlı Borçlar Kanunu Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, Ankara 2003, 2.Cilt, s:2062). Bu haliyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecek kimseler yönünden herhangi bir sınırlama yapılmadığı ve müteveffanın yardımından mahrum kalma esasının kabul edildiği kuşkusuzdur.
Sonuç olarak, destekten yoksun kalma tazminatı nitelik itibariyle bağımsız bir hak olup ölen kimse ile davacılar arasında kanuni veya akdi bir bakım yükümlülüğü, mirasçılık ya da akrabalık ilişkisi bulunması gerekmediğinden, müteveffa ile davacı Ece’nin nişanlı olması destekten yoksun kalma davasının açılmasına engel değildir.
Yine destek kavramı eylemli ve düzenli bir durumu ifade edip mutlaka para ve maddi katkı şeklinde olması da gerekmemektedir.”
Destekten Yoksun Kalma Tazminatında İmam Nikahlı Eş – Bölge Adliye Mahkemesi Emsal Kararı
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi, E. 2017/801 K. 2017/1825 T. 14.12.2017
“Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi, E. 2017/801 K. 2017/1825 T. 14.12.2017:”Davacı, müteveffanın imam nikahlı eşi olduğunu, fiili olarak birlikte yaşadıklarını bu nedenle müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını ileri sürmektedir. Dosya kapsamından da, davacının müteveffa ile imam nikahı ile evlendiğine dair düğün fotoğrafları ve sosyal inceleme belgelerinin sunulduğu ve ölüm tarihinde bu evliliğin devam ettiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, destekten yoksun kalma tazminatı istemi için resmi bir evlilik bağı ile bağlı olunması gerekmediği gibi, mirasçı olunmasına da gerek yoktur. Önemli olan, düzenli ve eylemli bir birliktelik ve destek ihtiyacının kanıtlanmasıdır. Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında; BK.nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. denmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi, E. 2017/801 K. 2017/1825 T. 14.12.2017:”mahkemece, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yasal düzenlemeler çerçevesinde, davacı tarafın delilleri toplanarak, sosyal ve ekonomik durumu da araştırılmak sureti ile, davacının ölmeden önce müteveffa ile birlikte yaşadığı, ortak bir hayatları olduğu tespit edilerek oluşa ve dosya içeriğine uygun müteveffanın imam nikahlı eşi yönünden destek zararı gözetilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetli olup, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün istinaf sebeplerinin reddiyle, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olması nedeni ile, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI KİME KARŞI AÇILIR?
Trafik kazalarından kaynaklanan sorumluluk, kusurlu sürücü, araç maliki, işleten veya sigorta şirketi gibi birden fazla kişiyi ya da kurumu kapsayabilir. Her olayın kendi koşulları içinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sigorta Şirketine Karşı Tazminat Davası
Trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin öncelikli olarak sigorta şirketlerine yöneltilmesi gerekmektedir. Zira zorunlu mali sorumluluk sigortası, üçüncü kişilere verilen zararları poliçede belirtilen limitler dâhilinde karşılamak üzere düzenlenmiştir. Bu nedenle, tazminatın daha kısa sürede ve pratik şekilde tahsil edilebilmesi açısından öncelikle sigorta şirketine başvuruda bulunulması önem taşır.
Sigorta poliçesi limitlerinin aşılması durumunda ise, aşan kısma ilişkin talepler kusurlu tarafa veya diğer sorumlulara yöneltilebilecektir.
Bununla birlikte, manevi tazminat, araç mahrumiyeti tazminatı ve ticari kazanç mahrumiyeti talepleri zorunlu trafik sigortasının teminat kapsamı dışında kalmaktadır. Dolayısıyla bu nitelikteki talepler sigorta şirketine yöneltilemez; doğrudan kusurlu sürücüye, araç malikine veya diğer sorumlulara yöneltilmesi gerekmektedir.
Karşı tarafın kasko sigortasının veya ihtiyari mali mesuliyet (İMM) sigortasının bulunması hâlinde, ilgili poliçeler ve teminat kapsamları ayrıca incelenmelidir. Zorunlu mali sorumluluk sigortası (ZMMS) limitinin aşılması durumunda, kasko poliçesi ya da İMM teminatı kapsamında ek teminat limitleri belirlenmiş olabilir. Bu durumda zarar gören taraf, aşan kısım için ilgili poliçelerden yararlanabilir.
Bunun yanı sıra, bazı kasko veya İMM poliçelerinde manevi tazminat klozu da yer alabilmektedir. Bu tür durumlarda, yalnızca maddi zararlar değil, poliçe kapsamı dâhilinde olmak kaydıyla manevi zararlar için de tazminat talep edilebilmesi mümkün olabilmektedir. Bu nedenle her somut olayda poliçe hükümlerinin dikkatle incelenmesi büyük önem taşır.
Kusurlu Sürücüye Karşı Tazminat Davası
Türk Borçlar Kanunu madde 49 gereğince trafik kazasının meydana gelmesinde kusurlu olan sürücü, kusuru oranında zarardan şahsen sorumludur. Bu nedenle kusurlu sürücü aleyhine dava açılabilir.
Araç Malikine (Sahibine) Karşı Tazminat Davası
Karayolları Trafik Kanunu uyarınca, aracın maliki veya işleteni, meydana gelen zararlardan kusurlu sürücüyle birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle, kazaya sebebiyet veren sürücünün araç sahibi olmaması durumunda dahi, araç malikine karşı tazminat davası açılması mümkündür. Dava yalnızca araç sahibine açılmış ise araç sahibi ödemiş olduğu tutarları, araç sürücüsünden talep edebilir.
İşleten Sıfatına Sahip Kişilere Karşı Tazminat Davası
İşleten; bir motorlu aracın fiilî tasarrufu elinde bulunduran, aracı kendi hesabına işleten veya aracın sevk ve idaresinden ekonomik olarak yararlanan kişidir.
Bazı hallerde araç, malik dışında bir kişi veya şirket tarafından fiilen işletiliyor olabilir. Bu durum özellikle kiralık araçlarda, filo araçlarında veya şirket araçlarında sıkça görülmektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’na göre (md. 85/1) Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARI NASIL AÇILIR?
Trafik kazaları sonucunda mağdur olan kişiler veya yakınları, uğradıkları maddi ya da manevi zararların giderilmesi amacıyla tazminat davası açabilir. Bu süreç, belirli adımlar izlenerek yürütülmelidir.
1.Adım: Delillerin Toplanması
Tazminat davası açmadan önce, kazaya ilişkin tüm resmî evrakların toplanması gerekmektedir.
- Kaza tespit tutanağı, (E-devlet üzerinden alınabilir ya da karakoldan temin edilebilir)
- Sürücü belgeleri ve ruhsatnamelerin fotoğrafları (Sigorta şirketinden talepte bulunurken ya da dava açarken bu belgelere ihtiyaç bulunmaktadır.)
- Olay yeri fotoğrafları, kamera kayıtları, (Kazadan hemen sonra aracınızdan inip olay yeri fotoğraflarını çekmeniz, araç fotoğraflarını çekmeniz faydalı olacaktır. Etrafta var olan kameraları tespit etmeniz, mümkünse temin etmeniz faydalı olacaktır)
- Kusur oranı tespit raporu,(Kaza tespit tutanağında kusur oranı belirtilmektedir. Kusura ilişkin itirazınız var ise derhal itiraz etmeniz faydalı olacaktır.)
- Araç ekspertiz raporları, (Kaza sonrası araç servise bırakıldığında, hasar dosyası açılır ve sigorta şirketi tarafından eksper raporu düzenlenir. Bu belgeyi sigorta şirketinden temin edebilirsiniz)
- Hastane veya sağlık raporları, ölüm belgesi, otopsi belgesi (Yaralanma veya ölüm varsa raporların temini gerekmektedir).
- İfade tutanakları (Kaza sonrası yaralanma veya ölüm var ise Savcılık ya da Karakolda ifade alınmaktadır. Bu nedenle soruşturma dosyası açılmış ise ifade tutanaklarının temin edilmesi gerekmektedir.)
- Ölüm hali var ise mirasçılık belgesi ve nüfus kayıt örneği
- Avukat vekaletnamesi
2. Adım: Sigorta Şirketine Başvuru
Zarar gören kişi, öncelikle kusurlu aracın sigorta şirketine başvurarak tazminat talebinde bulunmalıdır.
- Sigorta şirketine başvuru yapılmadan dava açılması halinde dava reddedilmektedir. Sigorta şirketine başvuru bir dava şartıdır.
- Kusurlu araç sigortasına, sigorta şirketi tarafından belirtilen yöntemler aracılığı ile başvuru yapılarak tazminat taleplerinin belirtilmesi gerekmektedir. Bu başvuru ispat açısından yazılı olmalıdır. Başvuru tarihi önemlidir.
- Sigorta şirketi 15 gün içinde başvuruyu yanıtlamak zorundadır.
- Başvuru sonrasında şirket nezdinde dosya açılır.
- Sigorta şirketi poliçe limitleri dahilinde ödeme yapabilir. Başvuruya olumsuz cevap verebilir, hiç cevap vermeyebilir ya da beklenenin altında bir ödeme yapabilir.
3. Adım: Sigorta Tahkim Komisyonuna Başvuru
Sigorta şirketi tarafından yapılan dönüşe bağlı olarak, 15 günlük süre de dolmuş ise Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurarak tazminat talep edilebilir.
- Sigorta Tahkim Komisyonu, sigorta uyuşmazlıklarını mahkemeye gitmeden, daha hızlı ve daha az masraflı bir şekilde çözmek için kurulmuş özel bir yargılama yoludur.
- Komisyona başvurarak, komisyona üye olan sigorta şirketleri aleyhinde tazminat talep edilebilir.
- Komisyon nezdinde araç sahiplerine yönelik bir talepte bulunulamaz.
- Komisyon, sigorta poliçe limitleri ve klozları dahilinde karar verebilir.
- Komisyon süreci şu şekilde ilerler;
- Komisyona başvuru
- Ön inceleme aşaması
- Sigorta şirketi tarafından cevap verilmesi
- Bilirkişi raporu alınması
- Rapora itiraz süreci
- Islah dilekçesinin sunulması
- Karar
- İtiraz süreci
- Miktar kesinlik sınırını aşıyor ise temyiz aşaması
4. Adım Yargılama Süreci
Sigorta şirketi ya hiç ödeme yapmaz ya da yetersiz bir ödeme teklif ederse, zarar gören kişi sigorta tahkim komisyonuna başvurmak yerine doğrudan tazminat davası açabilir. Ya da poliçe limitlerinin dolması veya teminat dışı haller için kusurlu sürücü, araç maliki veya işleten aleyhine tazminat davası açılabilir.
- Sigorta şirketine dava açılması halinde, öncelikle arabuluculuk başvurusunda bulunulması gerekmektedir.
- Diğer davalılar yönünden de arabuluculuk dava şartının varlığı teyit edilmelidir.
- Yetkili ve görevli mahkeme tespit edilmelidir.
- Dava açıldıktan sonra bilirkişiler tarafından kusur incelemesi yapılmaktadır.
- Kusur incelemesi yapıldıktan sonra zarar miktarı hesaplanmaktadır. Maluliyet durumu var ise maluliyet miktarı Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmektedir. Aktüer bilirkişiler bedeni hasar kaynaklı zarar miktarını hesaplamaktadır. Maddi hasar kaynaklı zararlar ise eksper bilirkişiler tarafından hesaplanmaktadır.
- Alınan raporlar üzerine mahkeme karara çıkmakta ve icra aşaması başlamaktadır.
TRAFİK KAZASINDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ NEDİR?
Trafik kazaları sonrasında maddi veya manevi tazminat talebinde bulunmak isteyen kişilerin, bu taleplerini belirli bir süre içinde ileri sürmeleri gerekir. Bu süreye zamanaşımı süresi denir.
Karayolları Trafik Kanunu’na göre; Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar
Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur.
Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır. Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.
Trafik Kazası Tazminat Vekalet Ücretleri
Trafik kazasından kaynaklanan tazminat davalarında kişiler süreci bir avukat aracılığıyla yürütmek istiyorsa, diğer dava türlerinde olduğu gibi avukata vekâlet ücreti ödemesi gerekmektedir. Bu ücretin miktarı her avukat tarafından serbestçe belirlenebilir.
Bazı avukatlar dosya açılışında belirli bir peşin ücret talep ederken, bazıları ise sigortadan ya da karşı taraftan tahsil edilecek tazminat bedeli üzerinden belirli bir yüzde talep edebilmektedir.
Ayrıca, bu ücret karşı taraftan alınan bir vekâlet ücreti değildir. Uygulamada çoğu zaman, tahsil edilecek bedelin bir kısmı olarak avukat ile müvekkil arasında serbestçe kararlaştırılır. Bu nedenle başvuru öncesinde avukatlık ücretinin nasıl belirleneceğinin netleştirilmesi, taraflar açısından önem taşır.
Trafik Kazası Davaları İçin İletişime Geçebilirsiniz
Trafik kazalarında, tazminat konusu edilecek kalemler her olayın kendine özgü koşulları ve hukukî detayları dikkate alınarak değerlendirilir. Bu nedenle genel bilgiler çoğu durumda yeterli olmayabilir. Ya da kaza sonrası arayarak kendini avukat, eksper, sigorta şirketi çalışanı olarak tanıtan birçok kişi olabilir. Bu durum kafa karışıklığına sebebiyet verebilir.
Hak kaybı yaşamamak, süreci doğru ve etkin bir şekilde yürütmek için alanında uzman bir hukukçudan profesyonel destek almak büyük önem taşır.
📞 Size özel çözüm ve hukuki danışmanlık hizmeti için bizimle iletişime geçebilir, haklarınızı en doğru şekilde kullanabilirsiniz.
Trafik Kazası Tazminat Davaları İle İlgili Bizimle İletişime Geçin
Bizi telefonla arayabilir, Whatsapp aracılığı ile mesaj atabilir, ya da mail adresimiz üzerinden iletişim kurararak ön görüşme yapabilirsiniz.
Telefon: 0543 713 86 05
Mail: nurdangizemoral@gmail.com
Adres : Emniyet Mahallesi Hipodrom Caddesi 9/12 L1 Blok, Kat 13 Daire 101, Yenimahalle Ankara




Bir yanıt yazın