Ceza Hukuku Nedİr?
Ceza hukuku, soruşturma ve kovuşturma evrelerinden oluşan, suçlu olduğu iddia edilen kimselerin yargılanması, mahkumiyeti yahut beraatına dair süreçlere hakim olan hukuk alanıdır.
Ceza Hukuku Alanında Yapmış Olduğumuz Çalışmalar
Av. Nurdan Gizem Topçu 2020 yılında Ankara Barosu tarafından düzenlenen CMK seminerine katılım sağlayarak sertifika almaya hak kazanmıştır. Akabinde de CMK Çocuk ve CMK Yabancılar eğitimlerini de tamamlamıştır. Meslek hayatı boyunca yüzü geçkin ceza dosyasında vekillik/müdafilik görevini üstlenmiştir.
ceza hukukunun amacı nedİr?
Ceza hukuku, suç olarak nitelendirilen eylemlerin cezalandırılmasına ilişkin hükümleri belirlerken;
– toplum düzenini sağlamayı,
– suçluları ıslah etmeyi ve
-ıslah ettiği kimseleri yeniden topluma kazandırmayı hedeflemektedir.
– Ceza hukukunun bir diğer amacı ise mağdurların zararlarının giderilmesi ve manevi açıdan tatmin edilmesidir.
ceza hukuku genel ve özel Hükümler nedİr?
Ceza hukuku, genel ve özel hükümler olarak ikiye ayrılmaktadır.
Genel Hükümler
Ceza hukukunun temel ilkelerini,
Kavramlarını ve kurallarını içerir.
Bu bölüm, ceza hukukunun nasıl uygulanacağını ve temel prensiplerini belirler.
Örneğin; fail, mağdur, şüpheli, sanık, müşteki, katılan, teşebbüs, iştirak vb. kavramlar ceza hukukunun temel kavramları olup bu kavramlar genel hükümler çerçevesine girmektedir.
Aynı şekilde zamanaşımı, af, içtima, hapis cezası, adli kontrol gibi kavramlar da genel hükümler içerisinde yer almaktadır.
Özel Hükümler
Belirli suç tiplerini ve bu suçlar için uygulanacak cezaların ayrı ayrı düzenlendiği kısmı oluşturmaktadır.
Örneğin, uluslararası suçlar, kişilere karşı suçlar, malvarlığına karşı suçlar, topluma karşı suçlar, devlete karşı suçlar, adliyeye karşı suçlar vb. şeklindeki başlıklar altında suçlar belirlenmiş ve bu suçlar için uygulanacak cezalar tek tek düzenlenmiştir.
ceza muhakemesİ hukuku nedİr?
Türk Ceza Hukuku’nda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yanı sıra 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nu da bulunmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nda ceza hukukunun temel kavramları ve suçlar düzenlenmekte iken Ceza Muhakemesi Kanunu’nda ceza muhakemesinin nasıl yapılacağı hususundaki kurallar ile bu sürece katılan kişilerin hak, yetki ve yükümlülükleri belirlenmiştir.
Örneğin bir kimsenin hangi şehirdeki asliye ceza ya da ağır ceza mahkemesinde yargılanacağı, delillerin ne şekilde toplanacağı, tanıkların ne şekilde dinleneceği vb. yargılama usulüne ilişkin düzenlemeler Ceza Muhakemesi ile ilgilidir.
ceza hukuku İlkelerİ nedİr?
Ceza hukukunda temel bazı ilkeler bulunmakta olup bireyler hakkında ceza tesis edilirken kanun ve mevzuat hükümlerinin yanı sıra bu ilkeler de göz önüne alınmaktadır. Bu ilkeler başlıca şu şekilde sıralanabilir.
Masumiyet Karinesi: Kişinin suçu sabit bulununcaya kadar masum olmasını ifade etmektedir. Bu nedenle bir şüpheli ya da sanık, hakkında mahkumiyet kararı tesis edilinceye dek bu kimse “suçlu” olarak tanımlanamayacaktır.
Cezaların Kanuniliği İlkesi (Nullum Crimen, Nulla Poena Sine Lege): Bir eylemin suç olarak sayılabilmesi için bu eylemin kanunda suç olarak tanımlanması gerekmektedir. Kanunda açıkça tanımlanmayan bir fiil için ceza verilemez.
Suçta ve Cezada Belirlilik İlkesi: Hangi eylemlerin suç olduğu ve bu suçlar için hangi cezaların öngörüldüğü, kanunlarda açık ve belirli bir şekilde tanımlamalıdır. Bu şekilde her birey hangi eylemlerin suç teşkil ettiğini ve hangi yaptırımlara maruz kalacağını önceden bilmelidir.
Cezaların Kişiselliği/Şahsiliği İlkesi: Cezanın yalnızca, suç teşkil eden eylemi işleyen kişi üzerinde hukuki etki doğurmasını ifade etmektedir. Dolayısıyla bir kişinin işlemiş olduğu suç nedeniyle başkalarının sorumlu tutulması mümkün değildir. Örneğin suç işleyen bir babanın, oğlunun bu suç nedeniyle cezalandırılması cezaların şahsiliği ilkesi ile bağdaşmayacaktır.
Ölçülülük İlkesi: Suç ve ceza arasında belirli bir orantı bulunmasını ifade eder. İşlenen suç ile uygulanacak yaptırım birbiri ile orantılı olmalı; hafif bir suç için verilecek ceza ile ağır bir suç için uygulanacak ceza arasında bir ölçü bulunmalıdır.
Kusurluluk İlkesi: Ceza hukukunda, işlenen bir suç nedeniyle kişiye ceza verilebilmesi için o kişinin kusurunun bulunması gerekmektedir. Zira bir kimsenin kastı yahut taksiri bulunmadıkça o eylem nedeniyle cezalandırılması kusurluluk ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
Eşitlik İlkesi: Ceza hukuku kurallarının herkes için eşit bir şekilde uygulanmasını ifade etmektedir.
Adil Yargılanma İlkesi: Suç isnadı altındaki kişilerin, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, adil bir şekilde yargılanmasını ifade etmektedir. Adil yargılanma hakkı gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde gerekse de Anayasa ile teminat altına alınmıştır.
İnsan Onuruna Saygı İlkesi: Ceza hukuku ile öngörülen yaptırımlar, yalnızca cezalandırma amacı gütmemeli aynı zamanda insan onuruna da saygılı olmalıdır.
Non Bis İn İdem İlkesi: Fail, işlemiş olduğu suç nedeniyle tek bir kez yargılanabilir ve bu suç nedeniyle yalnızca bir kez cezalandırılabilir.
Ceza Mahkemelerİ Nelerdİr? Ceza Davalarına Hangİ Mahkeme Bakar?
Ceza davalarında, suçun türü ve ağırlığına göre mahkemeler belirlenmiş olup bir kısım suç, Asliye Ceza Mahkemelerinde görülmekte iken bir kısım suç Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmektedir. Bunun yanı sıra failin çocuk olması halinde, çocuk hakkında Çocuk Mahkemeleri tarafından yargılanma süreci yürütülmektedir.
aslİye Ceza mahkemelerİ Hangİ Suçları Kapsamaktadır?
Asliye Ceza Mahkemeleri, genellikle daha hafif suçların yargılanmalarının yürütüldüğü mahkemelerdir. Örneğin; basit yaralama, hakaret gibi suçlar asliye ceza mahkemelerinin görev alanı içerisindedir. Basit yargılama usulüne ilişkin davalar da asliye ceza mahkemelerinde görülmektedir.
Ağır Ceza mahkemElerİ Hangİ Suçları Kapsamaktadır?
Ağır Ceza Mahkemeleri, daha ağır suçlar ve cezalar öngören suçların görülmüş olduğu mahkemelerdir. Örneğin; kasten insan öldürme,, cinsel saldırı, cinsel istismar, terör, uyuşturucu ticareti gibi suçlar ağır ceza mahkemelerinin görev alanı içerisindedir.
Ceza Davalarında Süreç Nasıl İşler?
Ceza davaları; soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır. Kovuşturma aşamasını ise infaz takip etmektedir.
1- Soruşturma Aşaması
Soruşturma aşaması, ceza davalarının ilk evresini oluşturur. Bu aşamada polis olarak ifade ettiğimiz kolluk, emniyet ile savcılık görev yapmaktadır.
Suç şüphesinin ortaya çıkması, bir kimse hakkında şikayetçi olunması ya da suç üstü üzerine savcılık tarafından soruşturma faaliyetine başlanılır ve bu süreçte kolluk personelleri savcılık tarafından verilen talimatlar doğrultusunda, şüphelinin ve mağdurların ifadesini alır, delilleri toplar, bilgi sahiplerinin ve tanıkların ifadelerine başvurulur.
Soruşturma aşamasında suç şüphesi altında bulunan kişi/fail, şüpheli olarak tanımlanmaktadır.
Günlük dilde mağdur olarak adlandırılan kimseler ise müşteki olarak adlandırılmaktadır.
Şüpheli avukatı, müdafi olarak anılır iken müşteki avukatı vekil sıfatı ile dosyayı takip eder.
Bir kimse hakkında, yapılan şikayet üzerine, suç üstü veya re’sen soruşturma faaliyetine başlanılabilir. Bu aşamada, kolluk tarafından ya da doğrudan savcılık tarafından şüphelinin ifadesi alınır. Şüpheli ifadesinde, avukat bulundurabilir.
Şüphelinin ifadesi alınmadan evvel savcılık, şüphelinin mevcutlu olarak ifadesinin alınmasını ya da ifadeden sonra serbest bırakılmasını talep edebilir. Şüpheli hakkında mevcutlu kararı bulunmuyor ise şüphelinin ifadesinin alınmasından sonra şüpheli serbest bırakılır.
Mevcutlu kavramı ise; şüphelinin ifadesi alınıncaya kadar gözaltında tutulması halini ifade etmektedir. Mevcutlu ifadelerde, şüpheli kolluk personeli tarafından gözaltında tutulur ve Sulh Ceza Hakimliği tarafından karar verilinceye kadar gözaltında kalır.
Gözaltında bulunan şüpheli, kolluk personelinin gözetimi altında nöbetçi savcılığa ya da dosyada görevli savcılık makamına getirilir. Savcı, alınan ifade doğrultusunda şüpheli hakkında, durumun gereklerine göre tutukluluk kararı verilmesini ya da adli kontrol kararı ile serbest bırakılmasını yahut doğrudan serbest bırakılmasını talep edebilir. Bu talepler nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından değerlendirilir.
Şüpheli hakkında tutukluluk istemi var ise şüpheli, müdafisi eşliğinde Sulh Ceza Hakimliği önünde duruşmaya çıkarak savunmasını yapar. Sulh Ceza Hakimliği kişi hakkında tutukluluk, adli kontrol veya serbest bırakılmasına karar verebilir.
Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen kararlara karşı 7 gün içerisinde itiraz edilebilir. 7 günlük itiraz süresi, 7499 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile “iki hafta” olarak değiştirilmiş olup bu hüküm 01.06.2024 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Şüphelinin tutuklanması halinde, düzenli periyotlar ile tutukluluk değerlendirmesi yapılmaktadır. Bunun yanı sıra şüpheli ya da müdafi her zaman tutukluluk kararının kaldırılmasını savcılıktan talep edebilir. Tutukluluk kararının kaldırılmasına ilişkin talepler de Sulh Ceza Hakimliği tarafından karara bağlanır.
Bu aşamada yapılan itirazların takip edilmesi ve Savcılık kalemi ile Sulh Ceza Hakimliği’ne bu hususta bilgiler verilmesi sürecin hızlı bir şekilde işlemesi açısından büyük önem arz etmektedir. Özellikle delillerin toplanmış olması, şüphelinin kaçma şüphesinin yahut delilleri karartma şüphesinin bulunmaması halinde tutukluluğa itiraz edilmesi, şüphelinin tahliye edilmesi açısından etkilidir.
Soruşturma evresi, dosya hakkında tüm delillerin toplanması üzerine savcılık tarafından hazırlanan iddianame yahut kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin verilecek karar ile sona erer.
Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar, diğer adı ile takipsizlik kararı, şüpheli hakkında kovuşturma aşamasına geçilmesine gerek olmadığına ilişkin karardır. Bu şekilde şüpheli hakkında yürütülen yargılama sona ermiş olur. Bu karara ilişkin olarak itiraz yoluna başvurulabilir.
İddianame ise şüphelinin üzerine atılı suçu işlediği hakkında yeterli şüphenin oluşması durumunda, savcılık makamının düzenlediği ve kamu adına şüpheli hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasını talep etmiş olduğu evraktır.
Savcılık, iddianame içerisinde şüpheli hakkında toplamış olduğu delilleri ve gerekçelerini belirterek şüphelinin oluştuğuna kanaat getirdiği suçlar uyarınca cezalandırılmasını talep eder.
İddianamenin kabulü ile soruşturma aşaması sona erer ve kovuşturma aşamasına geçilir.
2- Kovuşturma Aşaması
Kovuşturma aşaması mahkeme tarafından iddianamenin kabul edilmesi ile başlar. Ağır Ceza ya da Asliye Ceza Mahkemeleri tarafından yürütülen bu süreçte, şüpheli artık sanık sıfatını alır. Müşteki ise katılma talebinde bulunması halinde artık katılan olarak dosyada yer alır. Katılan sıfatı ile dosyanın takip edilmesi halinde, katılan taraf, verilen kararlara ilişkin itiraz, istinaf, temyiz gibi yargı yollarına başvurma hakkına sahip olur.
Katılma talebinde bulunulmaması halinde, müşteki vekiline vekalet ücretine hükmedilmez ve müşteki verilen kararlara itiraz edemez.
Kovuşturma aşamasında sanık savunmalarını yapar ve müşteki şikayetlerini yeniden dile getirir. Yeni deliller toplanır, soruşturma aşamasında dinlenen tanıklar yeniden dinlenir. Yeni tanıkların da dosyaya dahil edilmesi mümkündür.
Delillerin toplanması ile tahkikat aşaması sona erer ve mahkeme savcısı dosya hakkında mütalaasını verir. Bu mütalaada savcı, sanığın cezalandırılmasını talep edebileceği gibi sanığın beraatına karar verilmesini de isteyebilir. Mütalaaya yönelik sözlü ya da yazılı olarak itiraz edilebilir.
Mütalaaya yönelik savunmaların yapılması üzerine sanığa son sözleri sorulur ve mahkeme tarafından sanık hakkında beraat ya da mahkumiyet kararı verilebilir. Sanık hakkında verilebilecek diğer kararlar ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması, erteleme ya da adli para cezası olabilir.
Verilen karara yönelik taraflarca istinaf ve ileriki aşamalarda temyiz yoluna başvurulabilir. Kovuşturma aşaması Yargıtay tarafından kesin karar verilmesi ile sona erer.
3- İnfaz Aşaması
İnfaz aşaması, sanık hakkında kesin karar verilmesi ile başlar ve verilen hükmün infaz edilmesini ifade eder. Sanık hakkında hapis cezası verilmesi halinde, durumun gereklerine göre yakalama kararı çıkabilir ya da sanığa çağrı kağıdı gönderilebilir. Bu usul, sanık hakkında verilen cezanın niteliğine göre değişkenlik göstermektedir. Aynı şekilde sanık hakkında adli para cezası verilmesi halinde de sanık hükmedilen miktarı ödemekle cezayı infaz etmiş olur.
Ceza Avukatı Seçerken Nelere Dİkkat Edİlmelİdİr?
Hukuk fakültesinden mezun her avukat, ceza hukuku derslerini başarı ile tamamlamıştır. Bu nedenle her avukatın ceza hukuku ile ilgili yeterli miktarda bilgisi ve görgüsü bulunmaktadır. Fakat, her bilgi kullanılmadıkça eskir ve zamanla körelir. Bu nedenle ceza hukukunda çalışmalarını devam ettiren ve bu alanda tecrübe edinen avukatların, pratik olarak daha deneyimli olacakları yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle ceza avukatınızı seçerken;
– Ceza hukuku alanında tecrübesinin bulunup bulunmadığına dikkat edebilir, benzer davalar üstlenip üstlenmediğini sorabilir,
– Müvekkile olan yaklaşımı ve iletişim becerilerinin yüksek olup olmadığına dikkat edebilir, şeffaf davranıp davranmadığını ve güvenilir bir izlenim yaratıp yaratmadığını ölçebilir,
– İyi bir dinleyici olup olmadığına, ayrıntılara dikkat edip etmediğine, araştırma yeteneğinin gelişip gelişmediğine dikkat edebilirsiniz.
– Avukatınız ile ilgili referanslar da ceza avukatınızı seçerken size yardımcı olacaktır.
Ceza Davalarında Avukat Tutmak Zorunlu Mudur?
Ceza davaları, kişinin hürriyetine ilişkin davalar olduğundan diğer davalara kıyasla daha hassas bir süreçtir. Zira ceza davaları sonucunda yargılanan kişi hakkında hapis cezaları verilebilmektedir. Bu nedenle ceza davalarında avukatın rolü büyüktür.
Avukatlar, ceza yargılaması sürecinin en başından en sonuna kadar müvekkillerini yönlendirir ve durumun gerekliliklerine göre kişinin ceza almaması ya da en az hasar görecek şekilde süreç ile mücadele edebilmesi için müvekkillerine yardım etmektedirler. Aynı şekilde, mağdur tarafta olan müvekkillerin mağduriyetinin mahkeme önünde daha net bir şekilde ifade edilmesi ve mağduriyetin giderilmesi için de müvekkillerine destek olurlar.
Bu nedenle gerek mahkeme aşamasında gerekse ilk polis ifadesinde dahi avukat bulundurmak hem psikolojik açıdan hem de hukuki açıdan müvekkillerin lehinedir.
Bununla birlikte, belirli istisnalar haricinde avukat tutmak bir zorunluluk değildir. Kişi, mahkeme önünde kendisini savunabilir ya da aynı şekilde herhangi bir avukat tutmaksızın şikayetçi olabilir.
Fakat Ceza Muhakemesi Kanunu’nda aşağıdaki hallerde avukat görevlendirilmesi zorunlu tutulmuştur;
- Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun alt sınırının beş yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesi
- Şüpheli ya da sanığın kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz olması
- Şüpheli ya da sanığın tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilmesi
- Kaçak sanık hakkında duruşma yapılması
- Şüpheli ya da sanık gözlem altına alınacak ise (istemi halinde)
- Sanığın duruşma düzenini tehlikeye sokacak davranışları nedeniyle duruşma salonundan çıkarılması halinde
- Soruşturmanın seri muhakeme usulü kapsamında olması halinde avukat görevlendirmesi zorunludur.
AV. NURDAN GİZEM TOPÇU OLARAK CEZA HUKUKU KAPSAMINDA VERDİĞİMİZ BAŞLICA HİZMETLER NELERDİR?
Suçlu olduğu iddia edilen kişi hakkında gerekli müracaatların yapılması
Şikayet dilekçelerinin hazırlanması
Kolluk ifadelerine katılım
Soruşturma evresinde şüpheli müdafiliği
İstinaf, itiraz, temyiz dilekçelerinin yazılması
Haksız tutukluluk tazminatı davaları
Savcılık sorgusuna iştirak
Sulh ceza, asliye ceza ve ağır ceza mahkemelerinde savunma, sanık müdafiliği, katılan vekilliği
İnfaz hesaplama
Cezaevi görüşmeleri
Yargılamanın yenilenmesi talepleri
Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru ve AİHM başvuru dilekçeleri.
avukat
NURDAN GİZEM TOPÇU
Av. Nurdan Gizem Topçu, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden 2019 yılında mezun olmuştur. 2020 yılında ise ruhsatını alarak Ankara Barosu’na kayıtlı bir avukat olarak meslek hayatına başlamıştır. Öğrencilik yıllarından itibaren çeşitli stajlar ile hukuk camiasında bulunan Topçu, Ankara ilinde kurmuş olduğu Topçu Hukuk & Danışmanlık Bürosu ile Türkiye’nin tüm illerinde hizmet vermektedir.

Bizimle İletişime Geçin!
Online veya yüz yüze randevu alarak bizimle iletişime geçebilir, hukuki danışmanlık alabilirsiniz.
