İŞ HUKUKU

İŞ & SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU

İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Nedir?

İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, işçi – işveren arasındaki uyuşmazlıklardan doğan ve bu uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin süreçleri barındıran hukuk alanıdır.

İş Hukukunun Kaynakları Nelerdir?

Diğer hukuk dallarında da olduğu gibi kanuni düzenlemeler, yargı içtihatları ve bilimsel araştırmalar İş Hukuku’nun kaynağını oluşturmaktadır. Özellikle, işçilerin çalışma koşullarını, işçi – işveren arasındaki ilişkiyi düzenleyen 4857 sayılı İş Kanunu iş hukuku açısından büyük önem arz etmektedir. Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi başlıca uyuşmazlıklar bu kanun içerisinde düzenlenmiştir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, işçilerin sosyal güvenlik haklarını düzenler iken, iş sağlığı ve güvenliğine dair yükümlülükler 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yer almaktadır. Dolayısıyla bir iş kazası davalarında 6331 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeler dikkate alınarak uyuşmazlıklar çözüme kavuşturulmaktadır.

Bir diğer önemli kaynak ise iş sözleşmesi olup tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde iş sözleşmesinde yer alan hükümler de değerlendirme konusu yapılmaktadır.

İş Hukukunun Temel Kavramları

İş Hukuku’nun temel kavramları İş Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre;

İşçi: Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişidir.

İşveren: İşçiyi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi veya tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlardır.

İş İlişkisi: İşçi ile işveren arasındaki ilişki, iş ilişkisi olarak tanımlanır.

İş Yeri: İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime denilir. İş yerine bağlı yerler ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır.

İş Hukuku Kimleri Kapsar?

İş hukuku hem bireyleri hem de toplu iş ilişkilerini kapsamı altına almaktadır. Bu kapsamda tek bir işçinin, işvereni ile arasındaki uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmayı amaçlamakta iken diğer yandan da birden fazla işçinin bir araya gelmesi ile oluşan sendika, toplu iş sözleşmeleri gibi konular üzerinde de durur.

İş Hukukuna Hakim Olan İlkeler Nelerdir?

Türk Hukuku’nda işçiler, işverenlere kıyasla dezavantajlı bir grup olarak nitelendirildiklerinden iş hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda pozitif bir ayrımcılık getirilmiş, işçi lehine bir kısım düzenlemeler yapılmıştır. İşçi lehine yorum ilkesi, feshin son çare olması ilkesi, eşitlik ilkesi, sendika özgürlüğü ilkesi iş hukukuna hakim olan temel ilkelerdir.

İşçi Lehine Yorum İlkesi: Bir konu hakkında, birden fazla düzenlemenin varlığı halinde yahut bir konu hakkında herhangi bir düzenlemenin olmaması, eksiklik ya da boşluğun bulunması halinde işçi lehine yorum yapılmasını ifade etmektedir. Bu doğrultuda uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması açısından bir tereddüt var ise bu tereddüt işçi lehine yorum yapılarak giderilmektedir. Bu şekilde, işveren karşısında ekonomik olarak güçsüz durumda olan işçi, işveren karşısında mücadele etme şansını yakalamaktadır.

Feshin Son Çare Olması İlkesi: İş Kanunu’na göre, işçiler ancak belirli şartların varlığı halinde işten çıkarılabilmekte, diğer hallerde iş akdinin feshi, kıdem tazminatı gibi çeşitli tazminatlar doğurmaktadır. Bunun dışında, keyfi işten çıkarmaları önlemek maksadı ile feshin son çare olması ilkesi iş hukukunda benimsenmiştir. Bu ilkeye göre bir işçi, işten çıkarılmadan evvel alternatif çözüm yolları denenmeli, herhangi bir çözüm sağlanamaması halinde fesih yoluna başvurulmalıdır.

Örneğin bir işçinin performansından memnun olunmaması halinde, doğrudan iş akdinin feshi yoluna gidilmesi, feshin son çare olması ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Eğer bu işçi, işten çıkarılacak ise öncelikle alternatif çözüm yollarına başvurulmalı, işçinin performansını artırmaya yönelik önlemler alınmalı, iş yerinde işçinin çalışabileceği başka bir pozisyon var ise işçi bu pozisyonlarda değerlendirilmeli, fesih son çare olarak görülmelidir.

Eşitlik İlkesi: Eşitlik ilkesi, Anayasa ile güvence altına alındığı gibi İş Kanunu’nda da açıkça düzenlenmiştir. Bu doğrultuda İş Kanunu’nun 5. maddesine göre; “İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz.”

Sendika Özgürlüğü İlkesi: Sendika özgürlüğü ilkesi hem işçinin hem de işverenlerin özgürce sendika kurabilmesini ve kurulmuş olan sendikalara üye olmasını ifade etmektedir. Bu doğrultuda bir işçinin, sendikaya üye olması iş akdinin feshi için haklı bir neden olamayacağı gibi geçerli bir fesih nedeni de değildir.

Zira İş Kanunu’nun 18. maddesinde;

“a) Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmak.

b) İşyeri sendika temsilciliği yapmak.”

Fesih için geçerli bir neden olamayacağı belirtilmiştir.

İş Mahkemesinde Görülen Dava Türleri Nelerdir?

İş Mahkemelerinde, genel olarak iş ilişkisinin sona ermesi nedeniyle açılan;

  • Kıdem tazminatı
  • İhbar tazminatı
  • UBGT alacağı
  • Fazla mesai alacağı
  • Ücret alacağı
  • AGİ alacağı
  • Yıllık izin alacağı
  • Maddi tazminat ve manevi tazminat davaları
  • İşe iade davaları
  • Fark kıdem tazminatı, fark yıllık izin alacağı, fark ihbar tazminatı davaları

Görülmektedir. Bunlar dışında;

  • İş kazası davaları (maddi, manevi tazminat davaları, geçici – kalıcı iş göremezlik davaları, tedavi giderleri, yol masrafı)
  • Hizmet tespiti davaları (sigortalılığın tespiti davaları)
  • SGK kararlarının iptaline yönelik davalar (fiili çalışmama nedeniyle emekliliğin, sigortalılığın iptaline yönelik itirazlar)
  • İlaç teminine dair davalar (SGK tarafından karşılanmayan ilaçlara yönelik tedbir kararları)

Görülmektedir.

Av. Nurdan Gizem Topçu Olarak İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Alanında Başlıca Hangi Hizmetleri Veriyoruz?

– İşçi – işveren vekilliği,

– Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, UBGT alacakları, yıllık izin alacağı, tazminat davalarının açılması ve takibi.

– İşe iade davaları,

– Mobbing davaları,

– Hizmet tespiti davaları,

– EYT süreçlerinin takibi,

– SGK iptal davaları, itirazlar,

– İş kazası davaları, maddi ve manevi tazminat, geçici ve kalıcı iş göremezlik taleplerine dair davaların açılması ve takibi.

– Zorunlu ve ihtiyari arabuluculuk süreçlerinin yürütülmesi.

İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Alanında Gerçekleştirdiğimiz Çalışmalar

Av. Nurdan Gizem Topçu meslek hayatı boyunca, inşaat, bilgi teknolojileri, savunma sanayi, madencilik alanlarında hizmet veren şirketlerin vekilliğini üstlenmiş, bu süreçte işveren vekili olarak sayısız dosya takip etmiştir. Bunun yanı sıra işçi vekilliği görevini de ifa eden Topçu; işçi – işveren uyuşmazlıklarını iki farklı pencereden görerek takip etmektedir.

avukat

NURDAN GİZEM TOPÇU

Av. Nurdan Gizem Topçu, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden 2019 yılında mezun olmuştur. 2020 yılında ise ruhsatını alarak Ankara Barosu’na kayıtlı bir avukat olarak meslek hayatına başlamıştır. Öğrencilik yıllarından itibaren çeşitli stajlar ile hukuk camiasında bulunan Topçu, Ankara ilinde kurmuş olduğu Topçu Hukuk & Danışmanlık Bürosu ile Türkiye’nin tüm illerinde hizmet vermektedir.

Bizimle İletişime Geçin!

Online veya yüz yüze randevu alarak bizimle iletişime geçebilir, hukuki danışmanlık alabilirsiniz.